Bölgedeki yaşamın hükümdarı
Karçal Dağları. Hikmetinden sual olmaz bir hükümdar bu. Yazın cömert şefkatli
anaç. Kışın ise tavizsiz ve acımasız. Yazları yeryüzü cennetinde yaşayan bölge
halkı için, kışları ise hayat bir açık hapishane yaşamına dönüyor. Resmi adı Camili Bölgesi.
Yaşayanların verdiği isim ise Macahel. Borçka’ya bağlı, içinde altı köy
barındıran bir vadi aslında. Üç yanı yüksekliği 3428 metreye ulaşan geçit
vermez Karçal Dağları ile kapalı. Tek yanı ise Gürcistan sınırı. Ulaşımı zor
yani Macahel’in; yılın altı ayında ise neredeyse imkânsız. Bölgedeki yaşamın hükümdarı
Karçal Dağları. Hikmetinden sual olmaz bir hükümdar bu. Yazın cömert şefkatli
anaç. Kışın ise tavizsiz ve acımasız. Yazları yeryüzü cennetinde yaşayan
bölge halkı için, kışları hayat bir açık hapishane yaşamına dönüyor. Geçit
vermeyen Karçal Dağları’nda yer yer 8 metreye ulaşan kar, tüm dünya ile
bağlarını koparıyor bölgenin. Bu nedenle bölgede yaşayan 1200 civarı insan
birbirine sıkı sıkıya bağlanıyor. Her şeye rağmen mutlu, yöre
halkı. Tek dertleri akıllarının bir yerinde sürekli dönen “Hastalanırsam ne
olur?” sorusu. Köyden birisi hastalandığında 100 kişilik bir ekip kuruluyor.
Hasta kızağa yatırılıyor. Kızağı çeke çeke aşılıyor dağlar. Yolda donmak, çığ
altında kalmak, hastaneye hiç ulaşamamak da olası. “Bizi dünyadan ayıran Karçal,
birbirimize bağlıyor.” diyor konuştuğumuz bir yaşlı. “Burada hepimizin
hayatları birbirine bağlı. Gelmem diyemezsin. Yarın sana da lazım olacak.” Bu
nedenle köyde bütün işler ortak. Evlenenin evi birlikte yapılıyor. Tarlalar
birlikte sürülüyor. Bal kovanları birlikte kuruluyor. Macahel’i dünyadan
koparan Karçal; Macahelliye insanlığın, paylaşımın birlikteliğin önemini
gösteriyor. Tarihi 16. yüzyılda Gürcistan’ın bir
bölümüyle birlikte Macaheli Bölgesi’ni de ele geçiriyor Osmanlı. Verimsiz bir
bölge, ekimin dikimin yapılamadığı sarp yerler olarak sınıflandırılan Macaheli
Bölgesi’nden vergi alınmıyor. Başlangıçta Hıristiyan olan bölge halkı 1630’dan
sonra zorunlu olarak Müslümanlaşıyor. Osmanlı kayıtlarında yöre halkı “Çok
çalışkan; ama başına buyruk, üzerlerine fazla gidilmemeli ve zor
kullanılmamalı.” olarak geçiyor. Macaheli, 1877-1878 Osmanlı-Rus
Savaşı’na değin Osmanlı yönetiminde kalıyor. Bu savaşın ardından imzalanan
Berlin Antlaşması’yla Çarlık Rusya’sına bırakılıyor. Birinci Dünya
Savaşı’ndan sonra, 1918’de kurulan Demokratik Gürcistan Cumhuriyeti sınırları
içinde yer alan 18 köylük Macaheli Bölgesi, 1921’de belirlenen Türkiye-Sovyet
sınırıyla ikiye bölünüyor. Altı köy Türkiye’de Yukarı Macaheli’de, on iki köy
Gürcistan’da Aşağı Macaheli içinde kalıyor. Sınır, aileleri de birbirinden
koparıyor böylece. Bölge halkının dik başlılığını en
iyi anlatan hikâyelerden biri bu dönemde geçiyor: Sınıra tel çekmeye gelen Rus
askerleri tam sınır hattının üstünde bir ev görüyor. Evin yarısı sınırın
Türkiye yanında, diğer yarısı Rusya’da. Evden çıkan yaşlı nine bastonuyla
saldırıyor askerlere. “Ben Türkiye’de kalacağım.” diye. Nineye söz geçiremeyen
Rus askerleri çiti evin çevresinden dolaştırmakta buluyorlar çareyi. Koskoca
orduların yapamadığını yapıyor, yaşlı nine. Bastonunun gücüyle 50 m2 toprak
katıyor Türkiye’ye. Doğal Hayat Dedik ya geçit vermez Karçal
Dağları diye; işte bu nedenle doğa da bakir kalıyor Maçahel’de. Unesco’nun
Türkiye’de doğal rezerv alanı olarak kabul ettiği tek bölge Maçahel. Yörede pek
çok endemik tür bulunmakta. Sadece bu bölgede bulunan 30 armut, 25 elma, 6
erik, 3 kiraz ve 4 de üzüm türü yörenin kendine has florasının sadece küçük bir
örneği. Türkiye’deki tek gerçek organik
ürünlerin üretildiği Maçahel’de ilaç, gübre, suni hayvan yemi kullanılmıyor.
Her şey doğal yöntemlerle üretiliyor. Başlarda maddi imkânsızlıklardan
sürdürülen tamamen doğal bu yaşam, günümüzde de yöreyi keşfedip yöre halkının
kalkınması için büyük projeler gerçekleştiren Tema Vakfı’nın verdiği eğitimler
sayesinde hiç bozulmadan sürüyor. Bir zamanlar “Bölgemizde yaşamımız için
gerekli her şey var. Bal, peynir, süt, mısır, fasulye, meyve… Sadece
paramız yok.” diyen yöre halkının, Tema’nın hazırladığı ekolojik kalkınma
modeli sayesinde yüzü gülüyor artık. Karçal’ın koruduğu bölgede devasa
boyutlarda anıt ağaçlar bulunuyor. Yüksekliği 45 metreyi bulan köknarlar,
ladinler, kayınlar sadece Türkiye’nin değil dünyanın da en yaşlı ağaçları
arasında yerini alıyor. Günümüzde Maçahel Bölgede eskisi kadar olmasa da
hala ulaşım sıkıntısı sürüyor. 2009 yılında, 3 yıl boyunca uğraşmalarına,
dilekçeler vermelerine, mülki erkânı ziyaret etmelerine rağmen devletten destek
bulamayan yöre halkı kendi imkânları ile birleşerek paletli bir kar aracı aldı. Yoğun fırtınalı dönemler
haricinde bu araçla 15 saate varan yolculuk sonucuda olsa merkezlere
ulaşabilmeye başladılar. Tabii çığ riski hala oldukça yüksek. Bölgede yaşayanlar hala üç
mevsimi sadece kışa hazırlık için yaşıyorlar. Yazın ürettikleri ile kışın
besleniyorlar; fakat Tema Vakfı’nın çalışmaları sayesinde eskisi gibi geçim
sıkıntısı çekmiyor yöre halkı. Ekolojik kalkınmanın en güzel örneği de yine bu
bölgede gerçekleştiriliyor Kalkınmada başrol, nesli tükendi
sanılan Kafkas arısına ait. Tema Vakfı çalışmalar yürüttüğü bölgede keşfettiği
endemik bir arı türünü incelemeye alıyor; araştırmalar neticesinde dünyanın en
verimli türlerinden biri olan ve neslinin tükendiği sanılan Kafkas arısının
Karçal’ın korumasında hayatta kaldığı ortaya çıkıyor. Yöre halkı damızlık
kraliçe arı yetiştirmeye başlıyor, Tema Vakfının önderliğinde. Kafkas arısının
en büyük özelliği diğer arı türlerine nazaran 6 kat daha fazla bal üretmesi.
Diğer bir özelliği ise bir kraliçe Kafkas arısının 45 gün içerisinde içine
konulduğu kovanın ırkını değiştirebilmesi. Böylece tüm dünyaya ‘Kraliçe Kafkas
Arısı’ satmaya başlıyor Macahel halkı ve yöre halkı için servet sayılabilecek
gelirler sağlanıyor. Civarda hiçbir noktada ilaçlı
tarım yapılmadığı, yakınlardan hiçbir karayolu geçmediği için gerçek organik
tarım ve hayvancılığın yapılabildiği nadir bölgelerden biri Maçahel. Bölgede
yürütülen tür ıslah çalışmaları ile verimliliği de arttıran yöre halkı artık
sadece kışlık geçimleri için değil pazara yönelik ürün de yetiştiriyor. Tabii
bu da yöre halkının ekonomisine büyük bir katkı sağlıyor. Ekolojik kalkınma ile kapılarını
ekoturizme açan Maçahel, ziyaretçilerine yeryüzünde son kalan cennetlerden
birini görmeyi vaat ediyor. İnanılmaz doğal güzellikler sunuyor onlara. Doğal
göllerde alabalıklarla birlikte yüzebilir, devasa şelaleleri huzurla
seyredebilirsiniz Maçahel’de. Yöre insanının bozulmadan günümüze ulaşmış
kültürüne hayran kalacağınız da gün gibi aşikâr. Kamu görevleri de dededen toruna
geçiyor Maçahel’de. Kamu görevleri neler mi? Dişçilik mesela. Yılın altı ayı
hiçbir merkeze ulaşamayan Maçahelliler mecburen kendi doktorunu, nalbandını,
hedik üreticisini, demircisini yetiştirmiş. Bu çalışmalar ekonomik birer
meslekten çok, dededen toruna miras kalan kamu görevleri olarak yürütülüyor.
Hatta yörenin bir de destan yazarı var. Yaşadıklarını manzumlaştırıp
toplantılarda okuyor dostlara. Bu yaz farklı bir tatil yapmak
isteyenlere, doğayı kültürü sevenlere mutlaka önereceğimiz bir gezi olacaktır
Maçahel. Ölmeden önce mutlaka görülmesi, deneyimlenmesi gereken bu cennet
sizleri bekliyor.
Henüz yorum yapılmamış.